Mahkemedeki insanlar Dinelen Ayı'nın (Standing Bear) yavaşça oturduğu yerden kalktığını gördüler. Öne geldiğinde durdu ve dinleyicilere dönüp sağ elini kaldırıp uzun bir süre öyle tuttu. Bir süre sonra kürsüye döndü sözcüklerini tercüman yoluyla yargıca ve kalabalığa ileterek alçak bir sesle konuşmaya başladı:
"Bu el sizin renginizden değil ama onu kesersem acı hissederim. Siz de elinizi kesseniz acı hissedersiniz. Benden akan kan sizinkiyle aynı renkte olacak. Ben bir insanım. Hepimizi aynı Tanrı yarattı." Sonra döndü ve dinleyicilerine baktı bir süre durdu sessizce mahkeme salonunun penceresinden dışarıya bakıp bir süre sonra dışarıda ne gördüğünü anlatmaya başladı: "Bir nehrin kenarında dikiliyormuşum gibi. Karım ve küçük kızım yanımdalar. Nehrin önü geniş ve geçilemez. Her tarafta yüksek yamaçlar var ve sular hızla yükseliyor. Umutsuz bir şekilde kayalıklara bakıyorum ve sonunda güvenli bir yere çıkan sarp taşlı bir yol görüyorum. Karıma ve çocuğuma kurtulduk diye bağırarak dönüyorum. Yeşil adaların etrafından dökülen Hızlı Akan Su'ya döneceğiz. Orada babalarımızın mezarları var. Böylece güvenli yere gittikçe daha çok yaklaşarak hızla yolu tırmanıyoruz sular arkamızda yükselmektedir. Ama bir adam geçişi engeller... Geçemeyeceğimi söylerse geçemem. Uzun mücadele boşuna olacaktır. Karım çocuğum ve ben geri dönüp selin içine batmalıyız. Zayıfız bitkiniz ve hastayız. Savaşamam." Durdu ve yüzünü yargıca dönerek yavaşça konuşmaya başladı: "Sen o adamsın."
Elinizdeki bu kitap Ponca şefi Dinelen Ayı'nın Amerikan tarihinde ilk kez bir Kızılderili'nin birey olmak insan olmak eşit olmak adına verdiği hukuk mücadelesini gözler önüne seriyor ve Amerikan yerlilerinin bu mücadele sonucunda vatandaşlık haklarına sahip olmalarının önünün açılmasının hikâyesini anlatıyor.