Haife sürekli örgü örüyordu. Evdeki eski kazakları söküp yeniden örüyor aldığı her ilmek ile zamanı kederine bağlıyor ortaya çıkan her motif ile çaresizliğin desenini örüyordu. Gece örüyor gündüz örüyordu. Yeni ördüklerini bile söküp tekrar tekrar örüyordu. Dışarıya çıkıp Bağdat'ın sokaklarında yıkıntıları ve yoksulluğu yakından gördükten sonra en zor modeli seçip saatlerce onu çıkarmaya uğraşıyordu. Sonra zorluk derecesini arttıran ilmek oyunlarına kapılıyor kendini kaybediyor yorgunluktan kasılan kolları şişleri tutamaz hale gelince bırakıyordu. Zor bir motifin ortasında iken akşamın geç saatlerinde babasının sırtlayıp taşıdığı Ali Hasan'ı gördüğünde ne bağırdı ne de ağladı sadece bütün örgülerini kaldırdı. Bombalı kamyonun yanından geçen oğlunun sağ kolu dirsekten itibaren yok olmuştu.