İnsanlığın ortak ıstırabının canlı bir tarzda ifade edildiği ağıtlar halk şiirinin başlangıçtaki ilk şekilleri olarak kabul edilmektedir. Yaşayanlar bu ıstırap ve acılarını birazcık da olsa hafifletmek ve ölenleri hatırlamak maksadıyla ağıtları birer sembol gibi kabul etmişlerdir.
Eserde önce ağıtların -genel anlamda- Türk edebiyatı içerisindeki yeri ortaya konmuştur. Daha sonra da Çukurova'dan katılımlı gözlem tekniğiyle derlenen 150 tipe ait 155 ağıt metni varyantlarıyla karşılaştırılarak yeniden düzenlenip bir bütünlüğe kavuşturulmuştur. Ağıt metinleri konu ait olduğu toplumla münasebet estetik değer ve sosyal fonksiyonlar açısından ait oldukları bağlam içerisinde değerlendirilmiştir.