Atlar hazır bekliyordu... Kimse konuşmuyordu. Kimsenin dili yoktu; herkes lal olmuştu. Gözlerini saklamaktı tek kaçarı herkesin. Dicle mi ağlıyordu onlar mı? Onlardan mı çıkıyordu bu çağlayanların sesi Dicle'den mi? Dicle konuşuyordu onlar susuyordu... Dicle bilir o söyler... Dicle hep tanıdık değil miydi acılara sevdalara vurgunlara? Boşuna mı olmuştu Dicle'nin bunca kıvrımları? Dümdüz akarken içe dönüşleri çağlayanlar oluşturması? Şimdi de o konuşsun o söylesin... Desin ki; Gitme! Gitme! Gitmeeeee!