1980 ve özellikle de 1990'lı yıllardan sonra gerek uluslararası gerekse de banka bazında yaşanan krizler problemler ve kayıplar bankacılık sektörünü genel olarak olumsuz biçimde etkilemiş önemli maddi kayıp zarar ve iflaslara neden olmuştur. Özellikle iflas veya büyük zararlara yol açan bazı bankalardaki problemlerin en temel nedenlerinden birisinin banka yönetimi veya yetkilileri tarafından ölçüsüz biçimde risk alınması ve alınan bu risklerin kontrol edilebilmesini mümkün kılacak iç kontrol mekanizmalarının oluşturulmamış olması veya oluşturulan mekanizmalardaki büyük aksaklıklar olduğu görülmüştür. Bu konuda dünya üzerinde bilinen en önemli örnek Barings Bank'ın iflas etmesine yol açan süreçtir. Bu iflas dünya genelinde tüm finansal kuruluşların risk yönetimi ve iç kontrol sistemlerini yeniden yapılandırmalarının gerekliliğine yönelik önemli bir kendine gelme çağrısı olmuş tüm dünyada bu konuda önemli bir hareketlenme başlamıştır. Banka zararlarına yol açan problemler analiz edildiğinde etkin bir iç kontrol sisteminin olmasıyla bu gibi zararların önlenebileceği sonucu ortaya çıkmıştır. Bu şekilde oluşturulan ve işletilen iç kontrol sistemi bankayı zarara uğratabilecek problemlerin zamanında farkedilmesine ve böylece olası zararların önlenmesine imkan vermektedir. Bu problemlerin yanısıra dünyada belirtilen dönemde yaşanan ve gittikçe hızlanan küreselleşmeye bağlı olarak finansal piyasaların serbestleşmesi risk hacminin giderek artması karmaşık ürünlerin ortaya çıkması piyasaların iç içe geçmesi belirsiz piyasa koşullarının oluşması yasal yaptırımların baskısı gelişmiş ülkelerdeki kar marjlarının daralmasıyla gelişmekte olan piyasalara yatırım yapan uluslararası sermayenin yaptıkları yatırımların geri dönüşünü güvence altına almak amacıyla tüm dünyada daha sıkı kurallar empoze etme eğilimleri de bankacılıktaki risk yönetimi ve iç kontrol sistemlerinin oluşturulması sürecini hızlandırıcı etki de bulunmuştur. Bu süreçte bankacılıkta özellikle risk yönetimi sistemlerinin kurulması ve geliştirilmesi yönünde standartlar ve kurallar oluşturma çabası gündeme gelmiştir. Bu dönemde risk yönetimi ile birlikte en fazla önemi artan konulardan birisi de iç kontrol kavramı olmuştur. Bir çok uluslararası bölgesel ve ulusal kuruluş bu yönde önemli ve yoğun bir çalışma içine girmişler çeşitli standartlar geliştirmişler ve kurallar oluşturmuşlardır. Türk bankacılığının da yukarıda belirtilen gelişmelerden etkilenmemesi günümüz bankacılığı kapsamında mümkün olmamıştır. Özellikle son dönemde Türk bankacılığında da iç kontrol ve risk yönetimi sistemlerinin oluşturulması yönünde önemli yasal ve yapısal düzenlemelere gidilmiştir. Bu çalışmada bankacılığımızdaki iç kontrol düzenleme ve uygulamaları ile ilgili bazı açılımlar sağlanması hedeflenmiştir. Kitap iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde iç kontrol kavramının kapsam ve içeriği üzerinde durulmuş bu kapsamda denetim kontrol iç denetim ve iç kontrol kavramları irdelenmiş söz konusu kavramların benzer ve farklı yönleri ortaya konulmaya çalışılmış bankacılıkta iç kontrolün öneminin artmasına neden olan olaylar geliştirilen prensipler ve kurum içi kontrol kültürü kavramının kapsamı temel unsurları oluşturulmasına yönelik önemli hususlar ile ilgili bilgiler aktarılmıştır. İkinci bölümde Bankacılığımızdaki geleneksel iç kontrol uygulamaları son dönemdeki iç kontrole yönelik düzenlemeler ve bu düzenlemelerde belirtilen hükümlerin getirdiği yenilik ve değişikliklerin aktarılması ve irdelenmesi uygulamada karşılaşılan sorunlar olması gereken uygulamalar iç kontrol sisteminde olması gerekli temel unsurlar ve iç kontrol sistemindeki aktörlerin görev ve sorumluluklarının incelenmesi gerçekleştirilmiştir.