Hele güzün büsbütün güzel olurdu ortalık kızıl yapraklar kaplardı her yanı. Mermer masalara birer kan lekesi gibi düşerlerdi. O zaman dayanamaz; elinde gülünç çantası soluk lacivert yağmurluğuna bürünmüş korkak bakışları kara camlı gözlükleri gerisine saklanmış boynubükük girerdi içeriye. Çardağın altına eşiğe dizilmiş sandalyelerden birine çökerdi birisi tanıyacak yamacına gelip söyleşecek diye ödü kopardı. Deli deli çarpardı yüreği.