Doğu hakkındaki Avrupa gezi yazılarının çoğunluğunun güçlü bir taraf tutmanın ve uydurmaların etkisi altında kalmış olması büyük bir talihsizlikti. Yazılar hiç şüphesiz ki dünyaya ilişkin bilginin genişletilmesi amacını taşıyordu ama bu yalnızca kolonici görüşlere hizmet eden lekelenmiş bir bilgi oldu. Hatta bugün bile koloni çağının bitmesine karşın bu lekeli bilgi oldukça belirgin biçimlerde hala bizimle birliktedir. Diğer halkları ırkları ve dinleri anlatırken artık daha az önyargılı olmak bir zorunluluktu. Bunu yapabilmenin bir yolu da miras aldığımız verileri -ister askerden ister bilim adamından isterse de gezginden sağlanmış olsun- sürekli sorgulamaktır. Farklılıklarımızı ortaya koyacak olan bu nosyonları sorgularken belki de giderek daha da karmaşıklaşan dünyamızda sempati ve çaba ile insan olarak ne denli benzerliklerimiz olduğu anlayışına ulaşabiliriz.