Bu kitap sosyal psikolojide sansasyonel nitelikli bazı deneyleri güncel konularda bazı makaleleri içermektedir. Kesinlikle bir ders kitabı değildir. Bu haliyle psikolojiye ve insan davranışına ilgi duyan herkes için aydınlatıcı olduğundan kuşku yoktur. Ayrıca psikoloji ve eğitim bilimleri bölümleri öğrencileri için yardımcı kaynak olarak da kullanılabilir.
Sosyal algıda (insanların algılanması) iki varsayımın büyük ağırlık taşıdığı söylenebilir. Bunların ilkine göre algı oldukça mekanik bir süreçtir. İkincisine göre de bu süreçte düşünce ya da bilişten çok duygu ya da değerlendirme önem taşır. Bu iki varsayım çok değerli ve işe yarar olmakla birlikte algı sürecini fazlaca yalınlaştırmaktadır. İster insanları ister nesneleri algılıyor olalım yaptığımız şey yalnızca çevremizin bir kopyesini içselleştirmek değildir. Her bilgi parçası diğerleri ile birlikte ortalaması alınacak bir diğer özellik olarak değil tutarlı bir bütünün bir parçası ya da yönü olarak alınır.
Sosyal psikolojideki temel yaklaşımlardan biri bilişsel süreci vurgulayan yaklaşımdır. İnsan algısı bağlamı içinde bu yaklaşıma toplumsal (sosyal) biliş adı verilmektedir çünkü sosyal uyaranlar öncelikle de kişiler ve gruplar üzerinde odaklaşan bilişsel süreçleri araştırıp inceler. Toplumsal biliş yaklaşımının merkezinde insan algısının bilişsel bir süreç olduğu görüşü yatar. İnsanlar etkin bir biçimde örgütleyen algılayıcılardır edilgen alıcılar değildir; yalnızca sevdikleri ve sevmedikleri ile değil tutarlı ve anlamlı izlenimler oluşturma gereksinimi ile güdülenmişlerdir.
Ülkemizde psikoloji ile ilgili kaynaklar çok kıttır. Orta ve yüksek öğretimde ders kitabı bulmada bile çok zorlandığımız dikkate alınırsa alanda ciddi her türlü yayına olan gereksinim açıktır. Son yıllarda Batı ülkelerine oldukça çok sayıda yüksek lisans ve doktora öğrenci gönderip giderlerini karşılamakta zorlandığımızı bilmeyen yoktur. Bazı alanlarda öğrenci gönderdiğimiz ülkelerin bizden tek farkı yayın zenginliğidir. Eğer yeterli yayınımız olsaydı bu alanlarda dışarıya öğrenci gönderme gereği de olmazdı. Bu nedenle ülkemizde her alanda yayın yapma ister telif ister çeviri olsun desteklenmek zorundadır. Aksi halde diğer alanlarda olduğu gibi yayın alanında da dışa bağımlı olmaktan ve kıt kaynak sorunundan kurtulabilmemiz mümkün olmayacaktır. Bu kitap denizde bir damla misali bile olsa yayın birikimimize bir katkı olabilirse işlevini gerçekleştirmiş olacaktır.