1960'lardan sonra Doğu ve Batı blokunu aynı anda bir kasırga gibi etkisi altına alan gençlik ayaklanmaları sosyal şiddeti gündeme getirdi.
İktisadi ve sosyal yapı bakımından güçlü ve gençlik deneyimleri bulunan toplumlar tarafından köklü önlemler sonucu birtakım iyileştirme operasyonuları gerçekleştirildiği halde ülkemizde yerinde ve zamanında "sosyal şiddet"in felsefesiyle ilgili hiçbir reform hareketinin başlatılmamış olması bugünkü duruma gelmemizde önemli rol oynamıştır.
Şimdi ne yapabiliriz?
İlkin hastalığın etiyolojisini araştırmak bunun için de sosyal bilimler metodolojisi açısından terör ve şiddet normlarının gerisinde yatan olayların teşhisi (diagnosis) ve tedavi yollarını tesbit etmemiz zarureti vardı.
Elinizdeki bu kitap ülkemizde sosyal şiddet konusunda yayınlanan en kapsamlı araştırma olarak önemli bir kaynaktır.