Genellikle İlkçağ Hristiyanlığının en büyük düşünürü sayılan Augustinus (354-430) Yunan felsefesinin Platoncu geleneği ile Hristiyan öğretiyi kaynaştırmaya çalışmıştır. Spekülatif ve mistik eğilimlerin ağır bastığı eserlerinde işlediği en temel sorun tanrı ve mutluluk sorunudur. Katolik öğretiyle ilgili kuşkularından bir türlü arınamayan Augustinus bir içe bakış anında hem de aşkın "değişmez ışık" olan Tanrı'yı keşfeder. Ve "anlayayım diye inanıyorum" önermesini şiar edinir kendine. Felsefi ve tanrıbilimsel düşünüş biçiminin yer aldığı orobiyografik nitelikli bu kitapta okuyucu onun dehasının görece ve yüreğinin atışlarını içinde hissedecektir.