Hasan Âkif öncelikle bir Mevlevî şairdir. Bu yoldaki samimi inancı onun yaratıcılığını pek çok yönden zenginleştirmiştir. Tasavvufun istiare ve mecaz olanaklarından bol bol yararlanmıştır. Böylece zengin bir geleneğin temsilcilerinden biri olma onurunu da taşımıştır.
Hasan Âkif bağlı olduğu Mevlevî inancının bütün inceliklerini şiirlerinde yansıtmaya çalışmıştır. Gazellerinde kimi kasidelerinde ve musammatlarında Mevlevî düşüncesini felsefesini inancını ve pratiğini derinliğine ele alıp okuyucusuna yansıtırken pek çok tarih şiirinde Selanik'te Mevlevîliğe hizmet vermiş olan önemli kişilerin hayatından belirli kesitler vererek onlara karşı bir görevini de yerine getirmiştir.
Tanpınar'a göre Hasan Âkif'in yaşadığı dönem divan şiirinin hemen hemen her şeyi söylemiş olduğu bir dönemdir. XVIII. yüzyılın başında Nedim'in yüzyılın ikinci yarısında Şeyh Galib'in nefesli hamleleri XVIII. yüzyılın son yarısında ve XIX. yüzyılın başında yetişen divan şairlerinin ilhamını sürekli kontrol etmiştir. Ancak Hasan Âkif'in yaratıcı zekası bununla sınırlı kalmamış Necâtî'den uzanıp gelen dindışı şiir geleneğini Mevlânâ'dan uzanıp gelen dinî-tasavvufî şiiri geleneğini Fuzûlî'nin platonik mistisizmini Nâbî'nin hikmet dolu didaktizmini Nef'î'nin yüksek perdeden seslenen tavrını kendince belli bir senteze ulaştırmıştır