Her ülkücü her solcuyu gerçekten düşman olarak görüyor muydu? Sol gruplarla ilişkiler onlara bakış ve solun ülkücü algılaması yaşanılan gerçekliğin ne kadarına tekabül ediyordu? Ülkücü hareket sol düşünceyle felsefi bir hesaplaşma girişimi miydi yoksa sol terminoloji üzerinden enternasyonalize edilmiş bölücülüğe karşı "üniformasız ordu" mantığıyla hareket eden milli refleksin cisimleşmiş hali miydi?
Cemaat yapılarına kayanlar liberalleşenler radikalleşenler ve mafyöz unsurlara bulaşanlar... Bütün bu eğilimlerin karşısında teşkilatın refleksleri nasıldı? "Davadan döneni vurun" lafının hareketin muhalifleri tarafından ağızlara pelesenk edilmesine rağmen çizgileri farklılaşsa da dostluklarını muhafaza etme konusunda zorlanmayan bu insanlar teorize edilmiş bir şiddet tutkusunun militanları olabilir miydi?
Ülkücüler âşık olurlar mıydı? Bunlar gerçekten "bıyık bırakma delisi" adamlar mıydı yoksa yüreklerine bir kadının fotoğrafı işlediğinde başka bir insan mı olurlardı?
Kimdi bu ülkücüler? Kimdik biz ve ben bu mahallede ne arıyordum? Aradığımı bulabildim mi? Arayış yolunun vuslata erenlerinden olmak ne büyük bir saadet olurdu..?