"Simgesel olmayan hiçbir şey düşüncenin nesnesi olamaz" demiş Lacan
Uzun uzadıya yazmak insanın bir şeyler anlatabilme kaygısının bir sonucudur. Anlatılmak istenen şey ise uzadıkça anlaşılırlığını yitirmeye başlar bir zaman sonra Anlatma isteği yazmaya daha da yazmaya sebeb olurken anlamın yitip gitmesiyle arasındaki karşıtlığın tek çözümü ise şiirdir. Şiir uzatma kaygısı duymadan anlatabilmektir bir nevi. Şair ise bunu becerebilen kişidir bir başka açıdan bakılacak olursa.
Onur Erbaş uzun uzadıya anlatmak istememiş bu kitabında. Diğer taraftan birçok şey anlatmış. Anlatma çırpınışlarında arınmayı becerebilmenin ne denli bir bahşedilmişlik olduğunu anlatabilmiş en açık şekliyle. Bu yanıyla dahi en basit ifadeyle düşünen bir insanın kitabıyla karşı karşıyayız diyebiliriz.
Uzun uzadıya anlatmanın doyumsuz tatminkârlığını reddetmek kavramın ve sembolün en yoğun olanı seçme iradesini göstermek zaten şair olmanın başı ve aynı zamanda sonudur.
Soyutlama aynı zamanda simgeselleştirme becerisine tanıklık ediyoruz Onur Erbaş'ın şiirlerini okurken kitap boyunca. Şiirlerindeki he 'kavram - sembol'ünde bir hayâl gizli sanki. Gerçekliğin en keskin ifadesi ise hayâllermiş gibi hissediyor insan bu kitabı okurken.
Bu kitabı henüz okumamışlar için söylenebilecek tek şey; bir şairin kaleminden çıkmış gerçek bir şiir kitabı olduğudur sanırım.