Yeniden başladı yürüyüş. Genç nüfusun boşaldığı evlerin ihtiyar karı kocalara kaldığı mezralardan geçtiler. Tomurcuk kayakınası ve dağkeçisi kokusunu soluyarak tırmanışa geçtiler.
Yıldızlar büyüdü. Kederli engin bir gökyüzüyle karşılaştılar. Yalnız kalmış bir keklik yavrusunun çığlığıyla ürperdi koyaklar. Konaklama kararı alındı.
Ağır homurtulu uykuların üzerinden tan alacası yükseldi. Menekşe moruna girdi doğu yakası. Yedi yıldız kümesi silindi. İri çiy damlaları yosun soluğu ve sabah sisiyle yıkandı kayalar. Şakıyışları bayladı göçmen kuşlarının.
Gözkapaklarını usuldan araladı. Barbara. Yapraklar dallar arabından gökyüzünü süzdü. Gördüğü düşü anımsadı. Granit bir kayaya yapışmıştı. Gökyüzünü andıran masmavi... Yüzü kendi yüzüne benzemiyordu. Ellerindeki parmaklar çoğalmış ayaklarındaki parmaklar ise eksilmişti.