'1920 sonlarından başlıyarak ... Nazım başta olmak üzre Türk sosyalistleri irili ufaklı dergilerde yaprakçalarda ve en kahramancası Tan gazetesinde Faşizm denen mereti kalemleriyle neşterlemişlerdir. Ama bunların içinde bir tanesi 1943 gençliğini temelden sarsmıştır. O da: Sabahattin Ali çevirisiyle Akba Kitapevinden çıkan Fontamara romanı. Bizim de o zaman yoksul bir köylü ülkesi olduğumuz için midir nedir Faşizmi Apeninlerin yoksulun yoksulu köylüleri gözüyle görmek gözlerimizi büsbütün açmıştır... Ignazio Silone Sabahattin Bey'in de belittiği gibi içinden yeşitiği yöre halkının çilesini baştacı etmiş o uğurda sürgünlere katlanmış bir yazardır. Bundan sonraki işleri nedense sulanmağa başlamış ve sonunda Andre Gide Spender Koestler gibi yazarlarla Komünist aleyhtarları kafilesine katılmıştır. Faşizmi bizlere sergilemek için Sabahattin Bey'in cıvıl cıvıl gözleriyle sekmez sezgisiyle seçtiği bu kitap zaten mütegallibe sultası altında inleyen bir köylülüğün Faşizmden de nasibini alınca nasıl direnç bilincini devşirdiğini anlatır.