Dilin onu kullananların (söyleyenlerin dinleyenlerin yazanların okuyanların çözenlerin) dışında bir gerçekliği yoktur. Yine de kullananlar ölür kelimeler kalır. Şu fani dünyada hayatımızdan bazı izler barındırabilecek şeyler içinde en kalıcı olanıdır dil. Üstelik hayatımızdan hangi izleri barındırabileceğine dair bir söz hakkımız da olmaz. Kelimelerle kurduğumuz ilişki irade tasarı bireysellik gibi terimlerin kuşatamayacağı kadar temel ve bütünlüklü bir düzeyde seyreder. Belki de bugün bizim en iradi tasarılarımızı en parlak umutlarımızı ifade etmek için kullandığımız kelimelerde gelecek kuşaklar en derin korkularımızı işitecekler ya da tersi...Kimbilir? Bu kitabımda bir araya gelen metinlerin ardında yatan temel fikri bir cümleyle ifade etmek için İmami'nin şu sözü çok uygun göründü bana: 'Nereye bir ad verilmişse bir sebebi olduğu için o ad oraya verilmiştir. Dünyada sebepsiz verilmiş hiçbir ad yoktur.' (İskender Savaşır)