Belleği bireysel olmaktan çok kültürel bir yetenek olarak ele alan bu kitap yazıya ve kaydetmeye dayalı olmayan pratiklerin gelenekler içinde nasıl kuşaktan kuşağa aktarıldığını açıklamaktadır. Kültürel bir beceri olarak bellek (toplumsal bellek) üzerine yapılan çalışmaların çoğu yaşananların kayda geçirilmiş biçimiyle aktarılması üzerinde odaklaşır. Connerton ise bedene uyarlanmış yani bedenle bütünleştirilmiş diye nitelediği pratikler üzerinde yoğunlaşmakta; günümüzde ağırlıkta olan yazınsal metinler konusunun genelde toplumsal pratiklerin bir eğretilemesi olarak kabul edilebileceği görüşünü sorgulamaktadır. Yazar geçmişin imgelerinin ve anımsanan bilgisinin törensel uygulamalar kanalıyla aktarılıp sürdürüldüğünü dolayısıyla uygulayımsal belleğin bedensel olduğunu ileri sürmektedir. Bedensel toplumsal bellek toplumsal belleğin temel yönünü oluşturmasına karşın konunun günümüze dek son derece savsaklanmış bir yanıdır.