Modernlik projesinin dünya çapında girdiği krizin hem organik birer parçası hem de bu krize verilen birer yanıt olarak ortaya çıkan etik ve politik eleştirilerin yol açtığı kargaşa tüm bunaltıcılığıyla yayılıyor. Dünyanın gitgide küçüldüğü bir konjonktürde ulus-devletin kendi arkaik çerçevesini korumak için yürürlüğe koyduğu çatışmacı stratejiye alternatif üretemediğimiz Türkiye'de ise bunaltı sözcüğü bile hafif kaçıyor. Dünya küçük bir uzmanlar ya da seçkinler grubunun tekelindeki 'yasa koyucu akıl'ı mütevazılaştırarak rasyonel yönetim idealinden vazgeçmeksizin yeryüzüne sıradan yurttaş-öznelerin arasına indirmeye; kadınların eleştiri ve taleplerini dikkate alarak adalet sorunlarını kamu alanıyla sınırlandırmaktan vazgeçmenin yollarını bulmaya; evrenselci ahlakı bireyin sırf insan sıfatıyla eşit saygı ve muameleye değer olması idealini somut bağlamlara oturtmaya; 'bizden/bizim gibi olmayan insanlar'la evrensel akıl özerk birey gibi ahlaki ve politik ideallerden vazgeçmeksizin iletişim kurmaya çalışıyor.