Pelin Buzluk masallardan düşlerden geçerek hakikati bozup yeniden kuruyor ve yarattığı gerçeküstü atmosferde hep insanın olabilirliklerini duygularını varoluşunu sorguluyor. Dokunaklı konuları melodrama kaçmadan işleyen genç yazar öykülerinde ilginç sözcüklerin peşinden gidiyor duyulmamış seslere kulak kabartıyor; merak dozunu hiç düşürmeden dehşet ironi ve kederi harmanlayarak insan doğasının en karanlık bölgelerinden kesitler sunuyor okura.
Kendi deyişiyle "Uyku ile uyanıklık arasında çok açık hatta aşırı açık bir bilinç durumu vardır. Birdenbire kafamızı kurcalayan bir sorunun çözümünü yakalayıveririz. Ancak bu açık bilinç durumu aynı zamanda çok kısa sürer ve uçucudur da. Ulaştığımız anlamlar zihnimizi yalayıp geçer yakalamak zordur. İsterim ki benim öykülerim uykunun buğusundaki o apaçık gökte okuru biraz daha tutsun; o aydınlık bir çakımlık bir süreden daha uzun sürsün. Hatta öykü bittiğinde de devam etsin."