Kur'an-ı Kerim'de gönderilen peygamberler ve onların ümmetleri hakkında Allah'ın sünnetlerinin bulunduğunu ve bu sünnetlerin önceden takdir edildiği haber verilmiştir. İnsanlara; Allah'ın (cc) emirlerini nehiylerini rahmetini ve inkâr edenlere hazırladığı azabı haber veren peygamberler babaları bir kardeşler gibidirler dinleri birdir. Mukaddes emaneti yüklenen ve ilahi tekliflerin muhatabı olan her mükellefin cüz'i iradesini kullanması ve şu iki yoldan birisini tercih etmesi mümkündür. Birincisi: Allahû Teâlâ'ya (cc) iman etmek ve hayatını İslâm'a göre düzenlemektir. Bu tercih ruhlar aleminde gerçekleşen manevi mukavelenin (misakın) tabii bir sonucudur. İkincisi: Hevâsını ilâh edinmek şahsi kanaatlerine ve nefsi emmaresinin ihtiraslarına göre yaşamaktır. Bu tercihi yapan kimselere dalâlet ehli denilir. İslâm âlimleri insanlık tarihini hidayetin ve dalâletin keyfiyetine göre tasnif etmişlerdir. İtikad yönünden insanlar milel ve nihal ehli olmak üzere ikiye ayrılırlar. Milel; vahye tabi olanları ve şer'i şerife uygun amel edenleri nihal ise nevalarına (heveslerine/ keyiflerine) göre yaşayan kimseleri ifade için kullanılır.
Tarih boyunca hüdaya tabi olan insanlar ile hevalarını ilâh edinen kimseler birbirleriyle mücadele etmişlerdir. Bu mücadelenin kıyamet gününe kadar devam edeceği de sünnetle sabittir. İslâm âlimleri; dünya görüşleri ve inançları farklı olan gayri müslimleri "dehriyye seneviyye felâsife veseniye ve ehli kitap" olmak üzere beş sınıfa ayırmışlardır. Muhakkak ki gayri müslimlerin ortak vasıfları hevalarını ilâh edinmeleridir. İnsanların hevalarına dayanan dünya görüşlerinin (ideolojilerinin) ortak vasfı şahsi kanaat reel kültür ve kupkuru zan gibi unsurlara dayanmasıdır. Kur'an-ı Kerim'de Hz. Yusuf'un (as) kıssası beyan edilirken şu hatırlatma yapılmıştır: "Sizin Allahu Teâlâ'yı (cc) bırakıp da taptıklarınız kendilerinizin ve atalarınızın takmış olduğu isimlerden başkası değildir. Allah bunlara hiçbir sultan (delil) indirmemiştir. Hüküm sadece Allah'a mahsustur. Allah kendisinden gayrısına ibadet etmemenizi emretmiştir. Hak din işte budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Yusuf Sûresi: 40)