İlkokulda ya da ortaokulda aldığımız ezbere dayalı tarih eğitimi ne yazık ki çok kısa sürede zihnimizden uçup gitti. Geride kalanlar ise; 'Çok şanlı bir tarihimizin olduğu' 'Bir Türk'ün dünyaya bedel olduğu' 'İlk Türklerin çok cesur çok güçlü savaşçı törelerine bağlı kahramanlar oldukları' 'Malazgirt'le Anadolu'nun kapılarının bizlere açıldığı' 'Viyana kapılarına kadar dayandığımız' ya da Osmanlı tarihinden birkaç küçük anekdotla kısıtlı. Oysa bir insanın tarihini kültürünü dilini ve etnik kökenlerini bilmesi kimliğinin de farkına varması demektir. Tarihimize ve köklerimize sahip çıkmak ırkçılık değildir. Tarih bilinci kişinin ülkesinde ve dünya genelinde yaşananları anlamasında olmazsa olmazıdır.
Bu kitapta içinde farklı etnik kimliklere sahip birçok grubu barındıran 72 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti'nin etnik kökenleri binlerce yıl öncesinden başlanarak ele alınmış ve Orta Asya bozkırlarından yola çıkıp Avrupa'nın en uzak köşelerine kadar ulaşan Türklerin binlerce yıllık tarihleri ve bugüne nasıl geldikleri incelenmiştir.
Ancak Türklerin etnik kökenleriyle ilgili olarak yapılan bu çalışma 'soya dayalı bir etnik kimliğe' vurgu yapmaktan ziyade tarihsel kökenleri ve ortak kültürü Türkleri bir millet olarak birleştiren değerleri tanımak amacını taşımaktadır.