Bunca yıl nasıl geçip gitti inanamıyorum. Bin yıl öncesinin anıları şimdi bile canlı mı canlı gözlerimin önünde. Sonra 13. yüzyılın usuldan ivmelenişi beş yüzyıla yayılasıya. 18. yüzyılın kararsızlığı 19. yüzyılın iyimserliği 20. yüzyılın saçmalıkları. Şimdi de 22. yüzyılın som can sıkıntısı. Bilmiyorum bu tümceler sarsıcı gelecek mi size? Ama işlerin kolaylaşması için bizi birer 'varlık' değil birer 'bilinç durumu' olarak görmeye çalışmalısınız daha çok. Yoksa Varlık Damıtan'ın varlıkları damıtmasının ne anlamı kalırdı ki?