"Çınar ağacı:
- Az gitsem uz gitsem dere tepe düz gitsem önce gölün kıyısında yürüsem demiş.
Tam bu sırada bir ses duymuş. Ses:
- Sen nereye gidersen git. Az git uz git. Ben de peşinden giderim üstünde gölge ederim demiş.
Çınar sese aldırmamış. Sözlerine devam etmiş.
- Bir kayığa binsem kayıkla gölün mavi suları üzerinde gezinsem demiş.
Yine aynı ses:
- Kayığa binsen gölde gezinsen üzerinden kuğular uçar bulutlar geçer demiş.
Çınar hayal kurmaya bağlamış. Aklından neler geçmiş neler. Bu hayallerin hiçbiri olmayacağı için de kendi kendine söylenmiş:
- Gölü nasıl kayıkla gezebilirim? Gölde ne kayık var ne kürek... Hem gölde kayık ve kürek olsa ne işime yarar? Köklerim toprağa sıkı sıkıya bağlı. Kayığa binip gölü gezmem imkânsız demiş."