Selahattin Eyyubi Haçlı Seferleri'nin Doğu'yu kasıp kavurduğu yılların tartışmasız en ünlü kişiliklerinden biridir. Fikirleriyle ve yaptıklarıyla olduğu kadar sergilediği tavırlarıyla da sıra dışı bir kişilik olarak her zaman yazarların ilgisini çekmiş ve o dönem hakkında yazılan nice öyküde birbirinden farklı yönleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Batılı yazarlar İslam uygarlığının uzun zaman sonra yeniden bir devlete dönüşebilmesini sağlayan bu kişiliğin çeşitli yönlerini övmüşlerdir.
Elinizdeki bu eser dönemin Batı dünyasındaki şövalyelik kavramının yani "haklı ve ilahi bir amaç uğruna çarpışan onurlu ve erdemli savaşçılar" öğretisinin incelenmesine ve yorumlanmasına dayanmaktadır. Haçlı Seferleri boyunca ve sonrasında şövalyelik söyleminin erdemleri dönemin bir ana teması olarak pohpohlanmış ve Batı kültürü dışında bile pek çok kültür için geçerli kabul edilmiştir. Bu savaşçıların gerçekte ortaya koydukları tavrın aslında nasıl olduğunun kâğıt üzerindeki törelerine ve düsturlarına uyup uymadıklarının ve onur ya da şeref gibi konularda verdikleri sözlerini tutup tutmadıklarının tartışılması özellikle Batılı yazarlar için pek de alışılmış bir tarz değildir.
Charles J. Rosebault Selahattin Eyyubi'yi pek alışılmamış ve karşılaştırmalı bir yöntemle gözler önüne seriyor. Eser boyunca verdiği örneklerle "onurlu şerefli ve haklı savaş" söylemini ortaya atan Hristiyan şövalyelerin kendileri başta olmak üzere bölgedeki Hristiyan ve Müslüman yöneticilerin tümünün kişisel çıkarlarını aslında bu erdemlerin üstünde tuttuklarına vurgu yapıyor. O karmakarışık büyük yangının içinde Selahattin Eyyubi'nin tarih boyunca tanımlanmış olan "erdemli yönetici" kavramına nasıl örnek oluşturduğunun altını çiziyor ve onurları kâğıt üzerinde kalan tüm diğerlerinin arasından bu önemli kişiliğin nasıl göz alıcı biçimde parladığını okuyucunun gözleri önüne seriyor.