"Erkin devamını sağlayabilmek için gerektiğinde toplumu eğitim yoluyla benliğinden koparmak hakikatten uzaklaşmak ve bilgisiz bırakmak iktidarın en önemli görevi olabilir mi?" sorusu felsefi bir anlam derinliği taşımayabilir. Firavunların tanrı olduklarını düşünüyorlardı; bu düşüncenin tek başına herhangi bir anlam ve değeri yoktu. Buna anlam katan şey başkalarının onu ilah olarak görmeleri ve bunu kabul etmeleriydi. Bunun gerçekleşmesi halkın bilgi düzeyinin firavunun tanrı olduğunu kabul edecek seviyede tutmasına bağlıydı. Gerçi vezirler tapınak görevlileri rahipler ve yönetici sınıfı bu tanrının ne kadar tanrı olduğunu biliyorlardı fakat tanrının lanetine uğramaktansa onun nimetlerinden yararlanma isteği insan doğasına çoğu zaman daha uygun düşerdi. Günümüz eğitiminin amaç ve anlayışlarının Ortadoğuda'ki yansımasını dikkatli bir analizden geçirdiğimizde neyi kastettiğimiz anlaşılmaktadır...