Ellerimizde tuttuğumuz zar kaderimizdir. Yaşam ise kader ve dileklerimiz; tesadüfler ve şampiyonluk arasında oynanan bir oyun.
İki insan kendilerini sadece günümüz dünyasında olabilecek kadar renkli bir hikâyenin tam ortasında bulurlar: Balkanların tavla ustası Bai Dan doksan dokuz yaşındadır ve birdenbire bir zamanlar vaftiz babası olduğu Alex Luxow'un geleceğinden sorumlu olduğu duygusuna kapılır. Alex'in hayat hikâyesi ise Doğu'daki çocukluğundan başlayıp ailesiyle birlikte Batı'ya iltica ettiği yıllara ve gençlik dönemine kadar uzanır.
Ilija Trojanow bu ilk romanında değişik araçları ustalık ve kıvraklıkla kullanmış. Başta çarpıcı bir aile öyküsü gibi başlayan hikâye günümüzü yansıtan bir rapora dönüşüyor sonra da masalsı bir sonla noktalanıyor. Çağdaş Alman edebiyatının genç temsilcileri arasında böylesi bir coşkuya Avrupa'nın yakın tarihinin büyük olaylarının böylesine renkli bir anlatımına ender rastlanmaktadır.
Çağdaş Alman edebiyatının temsilcileri arasında böylesi bir coşkuya Avrupa'nın yakın tarihinin büyük olaylarının böylesine renkli bir anlatımına ender rastlanmaktadır.