"Erimeye başladı şehirler sökülüyor mühürler kapılardan. Karatma zamanlara ait günahlar af dileniyor. Zihinler gri bir boğulmanın
eşiğinde Firavun bir can çekişme yaşanılan... Elvedalar yitiriyor varlık sebebini. Zaten kimse sormadı kelimelere anlam yüklerken bize!"
Ölüm Öncesi Yorgunluk bir 'sorgulama' denemesi. Her satırda bir soğuk sürpriz bekliyor okuru. Bir yüzleşme hatta... Ve her yüzleşmede olduğu gibi bir ürperti.
Sürekli aydınlığı arayıp da ona ulaşmaya gücü yetmeyen her defasında yenilen mağlubiyetlerin kazançlar hanesindeki çentikleri hep eksilttiğini görüp ruhunun esaretini kutlayan bir 'öykü kişisi' geziniyor kitapta. Bu kişi her insanın içinde baskın ya da silik hep yaşayan 'biri' belki de.
Okurken adam akıllı bir karamsarlık zift gibi sarıyor insanın ruhunu. Belki de amacı bu kitabın yazarının. Okuyanı kendi karanlık yanlarıyla yüzleştirmek.
Ölüm Öncesi Yorgunluk cinnetten kurtulup sükunete ermeyi; ama mutlaka bir bedel ödemeyi manifesto niteliğinde sunuyor...