Karmakarışık bir ortamda yol alındığına bakılırsa şehrin mimarisi konusu o günlerde de tehlike çanlarıyla donanmıştır. Mezarlıklar harabeler yangın enkazları... Daha da ilginci İstanbul'un silinip giden özlü semtlerle yeni yeni mahallelere üslûpsuz binalara yok edilen yeşillik ortasından geçmiş sözümona büyük geniş yollara açılıyor olmasıdır. Bir bakıma günümüzünkine benzer bir görünüm.
Gelgelelim 1874 İstanbul'unun metropol havası kolay kolay yadsınamaz:
"Her yüz adımdan bir her şey değişiyor. Burada bir Marsilya mahallesinin sokağındasınız; dönün işte bir Asya köyü tekrar dönün bir Rum mahallesi bir daha dönün bir Trabzon mahallesi. Konuşulan dilden görünen yüzlerden evlerin manzarasından memleket değiştirdiğinizi kabul ederseniz: Fransa'dan İtalya'dan İngiltere ve Rusya'dan yama parçaları."