Sonradan öğrendim ki o gece alayın yarısını arkamızda şehit bırakmışız. Bu hengamede Şahin'le de birbiriimizi kaybettik. Sonunda geçidi aşmıştık. Peki kurtulmuş muyduk? Nerdee! Dağlardan aşağı çekirge sürüsü gibi insan akıyordu. İt uluması gibi pis pis sesler çıkartıyordu. Bizim "Allah Allah!" naralarımızla onların ulumaları birbirine karışmıştı. İş süngüye düşecek şekilde birbirimize girdik. Gecenin karanlığında ölüm çığlıkları yankılanıyordu. Zifiri karanlıkta cesetlere basarak yürüyordum. Bir an birisinin sırtıma sırt verdiğini hissettim. O da çıldırmış gibi süngüsünü sağa sola sallıyordu. Kimdir diye dönüp bakmaya bile fırsat bulamadım. Sırt verdiğine göre bizden olmalıydı. Onunla ilgilenmeyip önüme çıkan herkese süngüyü can havliyle daldırıyordum. Kendimden geçmiştim. Gözlerim bir şey görmüyordu. Dıyduklarımla hareket ediyordum. Süngüm hedefi buluduğunda tok bir ses çıkartıyordu. Sadece o sese odaklanmıştım. O ses benim için ölüm kalım sesiydi.