Suyun elmaslaştığı göğün toprakla birleştiği karla kaplı bu beyaz dünyada ben de vardım.
Yaşadım...
Siz fark etmeseniz de yaşadım...
Kahraman Türk evladı şimdiye dek hangi topraklar için canını severek vermedi ki? Telli duvaklı yarini koklamaya kıyamadığı bebeğini bırakıp; "Emir büyük yerdendir belki dönerim(!) hakkını helal et!" diyerek yollara düşmedi mi? Devletin bekası için canlar feda olsun düsturuyla yitip gitmediler mi? "Ölen ölür kalan sağlar bizimdir" diyenlerin çoğunda hasar kalmadı mı? Atamızın tabiriyle; "Damarlarında asil kan taşıyan" bu ulusun fertlerinden baba ve asker Recep Kore'den 1956'da döndü; 1977'de hastalandı 1978'de vefat etti.
Recep'le hep ayrıydılar tam birlikte yaşayacakları anda bu defa da ecel çaldı kapılarını ve yine ayrıldılar... Ama ayrılıklar onları yıldırmadı... Zorluklar onlara geri adım attırmadı. Baba sınırda nöbet tutarken cephede kurşun atarken; anne evde çocuk büyüttü doktor olmayan yerde hayat kurtardı anaların analığa ilk adımlarında yanlarında yer aldı. Yılların yoramadığı ve yaşlandıramadığı anne ve ebe Leman ise 1986'da emekli oldu. Şimdi 86 yaşında ve sağlıklı. Hâlâ ve her şeye rağmen yaşıyor. Leman Ebe'nin ibret verici bu hayat hikayesinde bir Cumhuriyet kadınının bir Anadolu insanının var olma mücadelesini okuyacaksınız. Daha Cumhuriyet'in ilk yıllarında yeni bir devletin kuruluşu aşamasında insanımızın ülke yeniden imar edilirken gösterdiği çabalara şahit olacaksınız.