"...o küçük meyhanede tek başıma otururken dostlarım ve arkadaşlarım aileleriyle beraber sıcak evlerinde mutlu televizyon izleyip demli çaylarını içiyor veya apartman yaşamının bir başka iç bayıcı işiyle uğraşıyordu. Ertesi sabah uyanıp yıllardır yaptıkları aynı iş için evden ayrılacak her akşam bilinen saatte dönecek küçük bir değişiklik için hafta sonunu bekleyeceklerdi. Programlanmış hayatlarını bu tekdüze sıkıcılık içinde tamamladıktan sonra yaşlılık hastalıklarından birine yakalanıp öleceklerdi.
Hayır asla bunu kabul edemezdim. Sürekli değişiklik aratan sürekli yeni doyumlar yeni tatlar yeni güzellikler araştıran duygu değil miydi insanoğlunu ileriye ve yeniye götüren?
Kırk yıl kadar önceydi Bodrumlu yaşlı dostum elini haritada Bodrum yarımadası üzerinde gezdirerek; "Burası adamı vezir de eder rezil de" demişti. Ondan kırk yıl sonra bu kez ben elimi yarımada haritası üstüne koyarak "Biliyorum öğrendim." diyorum.
Bu kitapta İstanbul'dan nasıl "rezil" halde gelmişken Bodrum'da kendi ölçülerimde "vezir" olmamın öyküsü var. Sadece o mu? Bu kırk yıldaki değişimin gözlemleri belgeleri anıları da...
Bodrum'dan bir okuyucu: "...Bugün Bodrum'a yerleşeli bir ay oldu. Son iki günüm de sizin 'Bodrum'da Yeniden' adlı kitabınızı okuyarak geçti. İstanbul'dan yoğun ve yorucu geçen yıllardan sonra gemileri yakıp geldim. Sizin deyiminizle 'geçici yerleşikler'den olmak istemiyorum. Yaşadıklarınızla bana rehber oldunuz. Elinize yüreğinize sağlık..."
İzmirli bir okuyucu: "...Kitaplarınızın ilgimi aşırı bir biçimde çekme nedenine gelince: Başta bahsetmiştim; İzmirliyim Egeliyim. Sizin kitaplarınızda geçenler 'hayalimdeki yaşantılar' diyebilirim. İnsanın içinde hep böyle hevesler olur ama..."
Bodrum Turgutreis'ten yazan büyük bir gazetenin emekli istihbarat şefi: "...Emekli olduğum sıralar 'Bodrum'da Yeniden'i okuyunca buraya gelip yerleştik. Kitabınızı alıp belki yirmi dostuma daha gönderdim..."
Ankara'dan bir okuyucu: "...Bodrum'a yerleşmek niyetindeyim karımdan boşanıp mı geleyim?"