Düşünmek istemiyordu. Her zaman böyle ne ne zaman düşünmek istemese düşünmek istemediği şey kafasında ısrarla canlanır rahatsız ederdi. Gene öyle oluyordu. Köy meydanlarından birine pis sulu suları tekmil yosun tutmuş kocaman bir kuyu. Topal Duran ya da yakın adamlarından biri Hüseyin'i istese gık bile diyemez. Elleri kolları da bağlı. Bacaklarından tutup kuyuya sarkıtır çırpındıra çırpındıra boğabilirlerdi!
(Kitap'tan Shf. 50)