Tarih bir devletin güçlü ve istikrarlı bir yapıya kavuşması böylelikle uzun ömürlü olabilmesi için en başta o devleti oluşturan bireylerin kendine güvenen güçlü ve geleceğe emin bir şekilde bakabilen karakterlere sahip insanlardan oluşması gerektiğini her zaman göstermiştir.
Güçlü olmak bireylerin kendi öz güvenlerinin tam olmasına ve toplum hiyerarşisi ile yaşayışının kargaşaya yer vermeyecek şekilde düzenlenmesine bağlıdır. En önemlisi bireylerin oluşturduğu devlet mekanizmasının yönettiği toplumların adalet içerisinde yaşamaları gerekmektedir. Bu çeşit bir toplum ve devlet düzeni kurmuş olan milletler uzun süreler rahat yaşamaya muktedir olmuşlardır. Bunun en güzel örneğini tarihte pek çok devlet kurma başarısı gösteren Türk Milleti dünyanın en uzun ömürlü devletlerinden biri olan Osmanlı Devleti'ni kurarak vermiştir. Kurulduğu andan itibaren adaleti her zaman ön plana çıkaran bu devlet altı asır boyunca pek çok milleti bir arada tutarak ortak yaşama bilinci ile hoşgörüsünü tüm dünyaya göstermiştir. Zamanla ortaya çıkan ve gittikçe büyüyen sorunların çarelerinin bulunamayışı neticesinde bu devlet de çöküş sürecine girmiştir. Osmanlı Devleti parçalanırken buna ön ayak olan ve pay kapma mücadelesine giren devletler devletin aslî unsuru olan Türk Milleti'ni esaret altına almak istemişlerdir. Ancak işgalci güçler Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlatılan bağımsızlık mücadelesi sonucunda bu arzularında hüsrana uğramışlardır.
Bu eser bir devletin çöküşünü çöken devletin içinden yeni bir devletin doğuşunu ve muktedir bir güç haline gelişini anlatmaktadır. Eser araştırmaya dayalı olarak hazırlanmış ve anlaşılır olması amaç edinildiğinden oldukça sade bir dille yazılmıştır. Yalın bir dil kullanılarak okuyucuyu sıkmamak ve kendi tarihini zorlanmadan öğrenmesini sağlamak ilkelerimizden biri olmuştur.
Eserde Kurtuluş Savaşı'nın hangi şartlarda ve ne şekilde başarıya ulaştığı Milli Mücadele önderlerinin heyecanları ve gerçekleştirilen inkılapların fikri temelleri okuyucuya anlatılmaya çalışılmıştır. Böylelikle var olan değerlerimiz korunup yaşatılarak cumhuriyete sahip çıkacak bireylerin yetişmelerine katkı sağlanması hedeflenmiştir. Milli Mücadele'nin hangi şartlarda verildiğinin bilinmesi geçmişin aydınlatılmasını sağlayacağı gibi bugüne ve geleceğe ne şekilde bakılması gerektiğini de bize gösterecektir. Yakın dönem tarihimizde yapılan hataların tekrar edilmemesi bizi bekleyen tehlikelerin farkına varılması Türk Milleti'nin sahip olduğu değerlerin yaşatılması ve akıl ve bilimin rehber alınması gerektiği gerçeği ancak bu sayede anlaşılacaktır. Unutulmamalıdır ki olayları sebep-sonuç ilişkisi içinde inceleyen Tarih bugünü anlamakta kullandığımız en önemli hazinedir.
Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduktan sonra sırasıyla gerçekleştirdiği inkılaplar ve uluslararası siyasi faaliyetlerle Türk Milleti'ni refaha ulaştırmaya çalışmış ve medeni dünyada yerini almasını sağlamıştır. Atatürk'e göre asıl mücadele bundan sonra başlamaktadır. Esas olan Türk halkının inkılaplara sahip çıkması ve inkılapları geliştirerek medeni milletler arasındaki yerini güçlü bir şekilde korumasıdır. "İnkılabın hedefini kavramış olanlar daima onu muhafazaya muktedir olacaklardır" diyen Büyük Önder sahip olunan değerlerin korunması ve yaşatılmasının ancak bunların öğrenilip bilinmesiyle mümkün olacağını vurgulamıştır.
Prof.Dr. İsrafil KURTCEPHE
Akdeniz Üniversitesi Rektörü
Antalya-2011