Avrupa kentleri arasında en çok uygarlığın göbeği Paris'i ziyaret etmeyi tercih eden Osmanlı aydınları tüm dünyayı etkileyen parisyen yaşamdan etkilenmişler uygarlık hakkındaki temel düşüncelere Paris'teki kısa süreli deneyimlerinden yola çıkarak ulaşmışlardır. Osmanlı aydınları Paris'i Haussmann planları sonucunda dağılmaya başlayan mahallerde yaşayan yoksul insanların gözleri ile görmemiş ona daha çok temiz düzenli sokakları kütüphaneleri müzeleri üniversiteleri ile uygarlığın merkezi olarak tanıklık etmiş olsalar da kısa süreli ziyaretleri sonucunda elde ettikleri deneyimler ve gözlemler kendilerinde sorgusuz sualsiz bir hayranlığa neden olmamış aksine Batılı entelektüeller gibi kendilerinde bu "üst uygarlık"ı eleştirebilme cesaretini bulabilmişlerdir. "Burjuva ahlakı"nın "şark kültürü" ile uyuşmadığını fark eden aydınlar bu nedenle Avrupa'nın maddi ilerlemesinin örnek alınması ama ahlakından uzak durulması gerektiğini sürekli dile getirerek Tanzimat'ın ikiliğine vurgu yapmaya devam etmişlerdir.