"XIII. yüzyıldan başlayarak XIX. yüzyılın sonlarına kadar yaşamış olan divan şiiri kapsadığı uzun zaman dilimi dikkate alındığında Türk kültürü tarihi açısından çok zengin bir kaynak oluşturmaktadır. Durum böyle olduğu halde divan şiirini toplum hayatından uzak soyut bir şiir gibi değerlendirmek ve onu özellikle bu açıdan eleştirmek gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır.
Divan şiirinin çok yoğun mecazi dünyası dikkatle incelendiğinde gerçek hayatın pek çok yönüne ilişkin bilgiler elde edilebilmektedir. Divan şiirinin anlatım yöntemi büyük ölçüde insan-tabiat insan-toplum insan-nesne arasındaki türlü yönlerden ilişkileri benzerlik ve paralellikleri türlü söz ve anlam sanatlarına başvurarak anlatmaya dayanır. Bir söz sanatı olduğu gibi aynı zamanda bir dil olayı da olan 'soyut bir kavrama benzetme yoluyla somut bir anlam yükleme' insan ile tabiat toplum nesne ilişkilerini anlatmak için divan şiirinde oldukça sık kullanılan bir anlatım biçimidir. Kısacası divan şairi gerçeği şiir diliyle anlatır. O çağların şiir anlayışına göre şairden beklenen de zaten budur."
Divan şiirini inceleyen araştırmacılar "gerçek"le "mecaz"ı gerektiği şekilde ayırt edebilmelidir; çünkü divan şairi için evrendeki somut-soyut ne varsa yarattığı şiiri için sonsuz bir özgürlükle kullanılabilecek bir malzeme niteliğindedir.