Konstantiniyye surlarının aşılmaz olduğu sanılan devirlerde bir genç adam bu toprağı ele geçirecek ve asırlarca hatırlanacak bir galibiyetin muzaffer komutanı olacaktı!
Sel gibi akan kanların denizinde gökyüzü alevlerin ışığıyla kızarırken surları döven topların sesiyle kulaklar sağır kalpler kaskatı olacaktı. Ancak bu zafer kolay kazanılmadı. Sonlarının geldiğini anlayan Bizanslılar Fatih'e son derece hain ve çirkin bir tuzak kurdular. Bu tuzakları o kadar yamandı ki Osmanlı ülkesi tümüyle seferber edilmiş fakat bu derde bir çare bulunamamıştı.
Tam umutlar tükeniyordu ki o kahraman ortaya çıktı. Kendisinin geçmişi ile milletinin geleceği arasındaki savaşın tam ortasında kalmış bütün zorluklara karşı yapayalnızdı. Bir milletin bir ordunun ve hatta bir sadrazamın başaramadığını tek başına başarmak için gelmişti...