Güney Fransa'nın bir köşesinde her zamanki gibi evinin önündeki çardağın altında oturan Bayan Lola çardağı onarmaya gelecek ustayı beklerken geçmiş yaşamı bir film şeriti gibï gözlerinin önünden akar. Doğup büyüdüğü ve uzun yıllar önce ayrıldığı Cezayir'i düşünür kucağında bebeğiyle gemiye bindiği limanı ve rıhtımı hatırlar. Bir daha dönmemek üzere terk ettiği çocukluğunun ülkesinin anıları zihnine üşüşürken çok genç yaşta yitirdiği babasının trajik ölümü ve annesine duyduğu nefret belleğinde gömüldüğü yerden ilk günkü tazeliğiyle çıkar. Marie Cardinal Cezayir'de uzun yıllar kalmış bir Fransız yazar. Orada geçirdiği yılların izdüşümleri bu romanında açıkça görülüyor; romandaki kahramanla kendi yaşamı neredeyse bire bir örtüşüyor. Daha önceki kitaplarında olduğu gibi Aşk... Aşklar'da da kurmacayla öz yaşam ayrıntılarını başarıyla birleştiren yazar Cezayir'deki toplum yaşamını gelenek ve göreneklerini insan ilişkilerini romanına ustaca yerleştiriyor. Yalın diliyle evrensel duyguları acıları özlemleriyaşamın çelişkilerini ve karmaşasını bir kadının geçmişinden uzunca bir zaman diliminde veriyor.