Normal davran bu her ne demekse artık. Normal yani herkes gibi onlardan farklı değil. Bir ucube gibi hiç değil parktaki herhangi biri gibi...
Haziran ayında fevkalade bir hafta sonuydu. Güneş öyle parlaktı ki etrafı görebilmek için gözlerinizi kısmak zorunda kalıyordunuz. Hava ise o kadar ılık ve hafifti ki hissetmiyordunuz bile. Bu güzel günün aksine çocuk bahçesinden gelen uğultu tam bir curcunaydı. Çocukların tiz çığlıkları mızıldanmaları; onlara azarlayan ses tonuyla bağıran ebeveynler; sürekli hareket eden oyuncaklar bu neşe dolu parkı döndüren dişliler gibiydi.
Audrey ona böyle diyorlardı. Dünya zalimleşmeden önce; onu saflığını su katılmamış masumiyetini izlemek benim için bir zevk...
Bazen kendimi onun gibi hissediyorum. Hâlâ bir çocuk gibi. Yetişkin birinin bedeninde hapsolmuş bir çocuk gibi...
Pembe bir tulum giyen Audrey'in başında puantiyeli bir bone vardı. Ellerinde topladığı kumun parmaklarının arasından akıp gidişini hayretle izlerken kaldırdığı kaşlarının üzerinde alnı kırışıyordu.
Sammy ve Jason çocukluk arkadaşıdır. Sammy'nin üç yaşındaki kız kardeşi bir gece yatağından kaçırılır. Hayat yıllar sonra iki arkadaşı bir araya getirir. Avukat Jason'ın bir zamanlar "en iyi arkadaşım" dediği Sammy bir yanda diğer yanda gerçek erkek kardeşi Pete'in başı beladadır. Geçmişte her ikisine karşı da sorumsuz davranan Jason'a olanları değil de olacakları değiştirebileceği ikinci bir şans verilmiştir. Pete'i kurtarmak için Sammy'den vaz mi geçecektir ya da Sammy'yi kurtarmak için Pete'den?