"Ve bir sevgi var açık etmem ki bir iki açık ettim hem ilişkiye benden bir şeyler oldu hem o konuşmanın hakkını bilmediler tanımadılar... Doğruyu söyleyemem ki ben doğruyla başladım beni dışarı atıyorlardı şayet hepten doğruyu söyleseydim bütün şehir beni atardı... Yetkinlik odur ki eksiklik alasın; işte böyledir anlamadım ve kavramadım..." (Tebrizli Şems)
Azalya iki farklı çağa tek bir aynayı 'aşk aynasını' tutuyor. Bu ayna üzerine düşen yaşamın ölümün ve yeniden yaşamın gölgelerini yansıtıyor. Hem bireysel hem de toplumsal anlamda. Bir taraftan aynaya en somut biçimde insan görüntüleri yansıyor. Ezilen ve ezen diyalektiğindeki zavallı insanın görüntüleri. Güce boyun eğen fakat gücü ele geçirdiğinde canavarlaşan insanın görüntüleri. Diğer taraftan aynada yansıyan toplumun kendi görüntüsüdür. Yaşayan ve ölen susan ve karşı çıkan cinnet hâlinde kendini yok eden bir toplumun görüntüsüdür aynanın yansıttığı. Fakat aşk da kendi gölgesini düşürür üzerine düşen görüntülere. İnsana ve topluma yansıtır kendi görüntüsünü. Ayna sadece kendine bakanı yansıtmaz sır üzerine düşen o gölge bakana da yansır. Aşk başka türlü nasıl yaşayabilir ki?