İbrahim Yıldırım son romanında Nişantaşı'nın geçmişi ve bugünüyle hesaplaşıyor; okuru sürprizler ve çarpıcı öyküler eşliğinde kimi zaman hüzünlü kimi zaman neşeli bir yolculuğa çıkarıyor. Yolculuk bittiğinde Nişantaşı'nı bilenlerin de bilmeyenlerin de algıları çok değişecek.
Nişantaşı Suare yalnızca kayıplara karışmış insanları sokakları evleri "eski" Nişantaşı'nı anlatmıyor; geçmişle yüzleşmeye "yeni" Nişantaşı ile ödeşmeye de çalışıyor... Bu yoğun ve tempolu anlatı edebiyat tutkunları kadar Nişantaşı'nı merak edenlerin de ilgisini çekecek.
"Nişantaşı'nı gezerken hareket noktam daima semtinize adını veren simge oldu. Bu menzil taşından kimi zaman Valikonağı Caddesi'ni aşıp İngiliz Mektebi'ne doğru indim kimi zaman da biraz yukarı çıkıp Rumeli Caddesi'ne açılan Baytar Ahmet Sokak'tan Ekmek Fabrikası Sokağı'na ve çok daha aşağılara yuvarlandım. En çok da bunu yaptım. Ama her defasında dönüp dolaşıp çocukluğumda tanıdığım insanların ve onların çağrıştırdıklarının etkisiyle taşın bulunduğu köşeye geldim [...] gözlerim gönül kırgınıydı hiddetliydi hatta oldukça şaşkındı. Zira Bayram'a bir hafta kala kendimi New Year's Carnival içinde buluvermiştim..."
Nişantaşı Suare 2011'de yayımladığımız romanı Her Cumartesi Rüya yılın en iyi romanları arasında gösterilen İbrahim Yıldırım'ın yazarlığında yeni bir menzil yeni bir menzil taşı...