Görüntülerin toplumsal yaşamın örgütlenişindeki rolü üzerine gün geçtikçe daha çok düşünüyoruz. Farklı alanlarda yürütülen tartışmalar yaşadığımız dünyayı algılamanın yolunun görüntülerden geçtiği gitgide metinlerden çok görüntülerle düşünen görüntülerle arzuladığımız eylediğimiz bir dünyanın paydaşları olduğumuz konusunda birleşiyor. Araştırmalar odağına görüntüleri yerleştiriyor günlük yaşantımızın kaçınılmaz parçası olan imajların sürekli değişen ve her geçen gün daha da karmaşıklaşan üretim ve dolaşım biçimleriyle yaşamımızı çevreliyor oluşunun etkilerini anlamlandırmaya yöneliyor. Toplum kültür bilgi teknolojileri iletişim araçları gibi geniş başlıklarda çağdaş toplumların gündelik yaşamlarına odaklı toplumun popüler görsel temsillerinden sanatın yoruma dayalı analizlerine mesaj ve anlam çalışmalarından reklamların televizyonların sosyal alandaki etkilerine ticari kullanımlarından arşiv değerine kadar çok sayıda alt başlıkla görüntüler 'bilimin' alanının çimlenen verilerine dönüşüyorlar. Fotoğraflar filmler videolar reklamlar vs. olarak görüntüler sayısız biçimleriyle heryerdelikleriyle nesneler dünyasının temsili olma iddiasını çoktan aşıp daha görülmemiş rüyalarımızı imliyor. İnanılmaz hızla ilerleyen görüntü üretme teknolojileri özellikle bilgisayar grafik teknikleri artık gerçek dünyadaki anlamlardan göndergelerden bağımsız insanın algı kapasitesinin sınırlarının dışında optik bakış açısının yeterliliğinin çok üstünde sanal ortamlarda görüntüler üretebiliyorlar. Bilgisayar teknolojilerinin olanakları ile üretilen bu görüntüler optik alanın yerine soyut elektromanyetik alanı yerleştirirken yeni bir 'dilin' öğelerini de yaratıyor ve küresel çapta dolaşıma sokuyorlar. Kitabın yazarları ve görüntü üreticileri öncelikle bilimsel etkinliğin kendisinin sorgulandığı bir zeminden hareketle görüntüleri sorunsallaştırılmakta onların olanakları aracılığıyla sosyal bilimsel düşüncenin kurumlardaki yerleşik anlayışının dönüştürülmesine sınırlılıklarının açılmasına yönelik eleştirilerin nasıl zenginleştirilebileceğini tartışmaya açmaktadırlar. Bu ihtiyaç odaklanılan konuların çeşitlenmesi ya da yeni malzemelerin araştırma sürecine dahil edilmesi ile ortaya çıkan yapısal ve teknik değişimlerin ötesine geçebilecek sorgulamaları getirme arzusundan kaynaklanmaktadır. Disiplinlerin kendi 'bilimsel' sınırları üzerine düşünme süreçlerinin çoğunlukla yeni alt disiplinlerin açılması ile sonuçlandığını görmekteyiz. Buradaki önceliğimiz görüntülerin kullanıldığı yeni bir alt disiplinin araştırma evreninin sınırlarını belirlemek ya da olanaklarını tartışmaya açmaktan ziyade ilkin bilimsel etkinliğin kendisinin sorgusuna katkı sunmaktır. Bu anlamda görüntüleri araştırmaların sunumlarını zenginleştiren yeni teknikler olarak değil yapısal ve teknik değişimlerin ötesine geçebilecek sosyal bilimlerin diğer disiplinlerle ve sanatlarla ilişkilerini sorgulayabilecek "sosyolojik ajanlar" olarak önermekteyiz. Bu bakış kanıt arayışındaki sosyal bilimcinin görselleri de gittikçe daha fazla sınıflandırıcı bir gözle değerlendirmesiyle onların bütünüyle nesnel çözümlemesinin mümkün olduğu varsayımıyla araştırmaların aşamalarında nasıl kullanılması gerektiğine ilişkin reçeteler sunmasıyla arasına mesafe koyar. Görüntüsel anlamların güvenilirliği testinin yerine onların tarihselliğiyle toplumsal dönüşümlerdeki konumlanışıyla ve sunuldukları bağlamla ilgilenir. Dolayısıyla bir araya getirdiğimiz çalışmalar belli kategoriler sınıflandırmalar içerisinde konusuna uygun disiplinin alt çalışma alanları olarak değil; üzerine odaklanılan malzemenin de yapısı gereği çoğulcu bilgi üretiminin olanaklarını araştıran ve kullanageldiğimiz metodolojilerin sorgusunu içinde barındıran kaynaklar olarak görülmektedirler.