Bu çalışmayı yaparken bir ömre sığdırılmış acıları düşünceleri duyguları ve deneyimleri özellikle genç kuşaklara aktararak topluma karşı sorumluluğumu yerine getirmeyi esas aldım.
Hayatımın en zinde yıllarını emrine verdiğim ÖCALAN GERÇEĞİNİ ortaya koymak kişiliğimdeki ve çevremdeki yansımalarını ve sonuçlarını şeffaflaştırmak istedim.
Çalışarak öğrenerek ve severek yaşamak isteyen; özgürleşme ve zenginleşme mücadelesi veren; insanca bir yaşamı şiar edinen ve geçmişin hatalarından dönmek isteyen insanlara ABDULLAH ÖCALAN'ın zehirli oklarını fırlatan kişiliğinin bünyesinde barındırdığı tehlikelere dikkatleri çekmek istedim.
Kişilik özelliklerini yaşam tarzını örgüt anlayışını ve mücadele taktiklerini; güçsüze karşı saldırganlığını ve güç karşısındaki el pençe divan duruşunu dost ve düşman politikasını halk adına ele geçirdiği gücü nasıl halka karşı kullandığını anlatmaya çalıştım.
Öldürücü öğretisini gencecik insanların akıl ve ruh sağlığını nasıl bozduğunu eline düşen her insanı nasıl sakatladığını birer robota dönüştürdüğünü salaklaştırdığını; kimisini toprağa kimisini cezaevlerine ve kimisini de dağların vahşiliğine nasıl teslim ettiğini ortaya koyarak bu kişiliğin ruhiyatını insanın gelişimini engelleme çabasını yaşam sevincini boğma ve bunu insanlık projesi diye yutturma girişimlerini deşifre etmek istedim.
Belki bazıları "O zat zaten ortadadır kişiliğini teşhir etmek için kitap yazmaya gerek var mı?" diye sorabilirler. Evet gerek var. Çünkü hakkında bilinenler sadece buzdağının görünen kısmıdır. Karanlıkta kalandan korkulur karanlıkta kalana tapılır. Tarihin hiçbir döneminde böylesine nefret duyulan ya da körü körüne bağlanılan başka bir kişilik örneği görülmemiştir.
Bu kitap; hem bir eleştiri hem bir saptamadır. Yalan entrika ve cinayetlere yenik düşen iki kuşağın dramatik öyküsüdür.