1950 Kuşağı'nın önde gelen yazarlarından Demir Özlü öykülerinde bireyin yalnızlığını mutsuzluğunu bunalımlarını intihar saplantılarını yabancılaşma duygusunu ve tedirginliklerini metaforlarla dolu simgesel bir dille işlemesiyle farklılaşmıştır. Yazın yaşamı boyunca roman günce eleştiri ve deneme türünde yapıtlar vererek kendi edebiyatını sürekli zenginleştirmiştir.
Varoluşçu felsefeye dayalı bir sanat anlayışını gerçekleştirmeye çalışan Özlü'nün Fransız varoluşçu ve gerçeküstücü yazarlar ile Amerika'daki ''Beat Kuşağı'' şairlerinden beslenen öyküleri anlamsızlığın kuşkunun hiçliğin ortasına yuvarlanmak için bütün bağlarını koparmaya çalışan bireyin anlatıldığı varoluşçu edebiyatın en tipik örnekleri sayıldı. Öykülerinde zaman yer tip ve olay öğelerini en aza indirerek soyut bir ortamda sezgilerini ve duygusal izlenimlerini anlattı; korkulu sıkıntılı ve karamsar bir hava içinde yalnız tedirgin ve mutsuz insanları ele aldı. Kuşkular varsayımlar sanrılar cinsel tutkular hatırlanan zamanla şimdiki zaman arasındaki gelgitler Demir Özlü'nün dünyasında çıplak acı çeken imgelerle bedeni ve ruhu saran bir düşsellikle anlatılmıştır. Çağın yavanlığından bunalmış bunaltısını yazınsal bir dile dönüştürmüş bu usta yazarımız varoluşun tedirginliğini bitimsiz bir melankolinin şiirsel diliyle okura taşımayı başarmıştır.
Yapı Kredi Yayınları'nın yayına hazırladığı Küçük Sürgün Bulutlar'da İstanbul'dan Paris'e Stockholm'e Berlin'e sürgün bir yaşamın izleğinde yazılmış düşlere sığınan insanla kentin birbirine içkin olduğu bir dünyada bireyin benlik arayışlarının sanrılarını yansıtan öykülerle karşılaşacaksınız.