1917 Ekim Devrimi'nden sonra Orta Asya Türkleri dinî ve millî yönden çeşitli baskılara maruz kalmıştır. Marksist-Leninist yönetimin baskıları özellikle din üzerine yoğunlaşmıştır. Bundaki öncelikli amaç ise dini "bilimsel ateizm" olan yeni bir insan -Sovyet insanı- yaratmaktır. Din yerine "bilimsel ateizmin" ikame edilmeye çalışılması; bazı tanınmış şahsiyetlerin din karşıtı propagandaya alet edilmesi; İslam'ın kadını köle olarak gördüğü Sovyet ideolojisi sayesinde ise kadının özgürleşeceği benzeri propagandalar; halk edebiyatından özenle seçilmiş dine eleştirel bakan şiir destan vb. ürünlerin ateizm politikalarını desteklemek üzere kullanılması hep bu amaca yöneliktir. Bu baskıların en kapsamlısı ve şiddetlisi ise şüphesiz Orta Asya'nın hâkim unsuru Müslüman-Türk halkına karşı uygulanmıştır.
Uzun yıllar Orta Asya'da araştırmalar yürütmüş alanında uzman bir ismin geniş bilgi birikimiyle yazılmış olan bu eser Sovyet ideolojisinin söz konusu baskıcı tutumu ile Orta Asya Türklerinin dinî yapısı arasındaki mücadele İslami geleneklerinin günlük yaşamdaki görünümleri ve bu geleneklerin tarihî kökenleri konularını ele almaktadır. Ayrıca Fergana Vadisi'nin geleneksel yapısı Yesevilik ve onunla bağlantılı hareketler Alevilik Bektaşilik ziyaretgâhların halk üzerindeki etkisi gibi Orta Asya ve Anadolu'nun dinî yapısı üzerinde oldukça etkili olan unsurlarla zenginleştirilmiştir.