...Ağalar toplantısında Zozan Ağa karşısındaki ağalara döndü. Bakışlarını tek tek üstlerinde gezdirdi. "Senin eline kan bulaşmaz. Maşa varken ateşin koru elle tutulmaz. Bu tarlalar araziler gökten zembille inmedi size. Birileri getirip de avucunuza koyarak buyurun da demedi. Sizler babanızdan dedenizden gelen ağalığı sürdürüyorsunuz. Onlar binlerce dönüm araziyi onlarca köyü nasıl elde ettiklerini anlatmadılar mı? Bunca servete sahip olmanın yollarını ve ağalığın nasıl oluştuğunu siz benden daha iyi bilirsiniz. Sürülen tarlalarda insan kemikleri çıkıyor üstünden asırlar geçse de o tarlalardaki topraklarda hala kan izleri duruyor. Kiminden zorla kimini öldürerek kimini buralardan sürerek o mala mülke sahip oldunuz. Bu mu sizin övündüğünüz mertlik." dediğinde diğer ağalar hiç beklemedikleri cevap karşısında suskun kalarak ne yapacaklarını nasıl cevap vereceklerini şaşırarak birbirlerine baktılar...
Güneydoğu'da sıkça yaşanan aşiret/aile içi şiddeti ağa-maraba ilişkilerini saydamlaştırıyor. Bölgenin toplumsal yapısına bugün de egemen olan feodal düzenin çarpıklıklarını bireyler üzerindeki yaşamsal etkilerini sergiliyor.
Okumaya değer bir roman.
Deniz H.Kavukçuoğlu / Gazeteci-Yazar