İnsanı insanca yaşatmak ve onu mutlu kılmak en üstün amaçtır. Devlet din bilim felsefe töre kültür ideoloji iktidar mülk para vb. her şey insanın onuru hakları özgürlüğü ve mutluluğu için birer araçtır. İnsanı üstün tutmayan ve onu en yüce değer olarak kabul etmeyen hiçbir devletin düşüncenin dinin törenin ideoloji ve siyasal sistemin iyiliği doğruluğu ve meşruluğu ileri sürülemez. İnsan merkezliliği yalnızca kendinden olana layık görüp diğerlerinden esirgemek de insanı ve insanlığı böldüğü ayrıştırdığı küçülttüğü için bir o kadar kabul edilemezdir.
Uygarlık yolunda alınan bunca mesafeye rağmen toplumda ayrımcılık adaletsizlik yoksulluk şiddet terör ve cehalete ilişkin görülen kimi manzaralar insanı esas alan bir çözüm olarak demokrasi ve insan haklarını daha acil bir ihtiyaç haline getirmektedir. Zira unutmamak gerekir ki; insanın onuru ve haklarının korunmadığı bir siyasal sistem adil bu sistemde yaşayan bireyler de özgür değildir. Hakları onurları ve özgürlükleri koruma altına alınmayan bireylerin birlikte yaşama iradesi göstermeleri beklenemez.
Toplumda birlikte yaşama kültürünün varlığı için sadece siyasal sitemin demokratik insan merkezli ve insan haklarına saygılı olması yeterli değildir. Bu bağlamda toplumu oluşturan bireylerin de demokrasi kültürü edinmiş olmaları farklılıklara saygı duymaları; herkes ve herkesimin "Önce insan!.." anlayışı içinde olması gerekir.
Toplumumuzdaki farklılıkların birey-birey birey-devlet ilişkisinde "demokratik vatandaşlık" anlayışının esas alınmasıyla birer zenginliğe ve birlikte yaşama kültürüne dönüşebileceği görüşünü temellendiren bu kitap ülkemizde demokratik vatandaşlığın olabilirliği ve gerekliliği üzerinde sorgulamalar içermektedir.