"Çabuk silinsin diye ayak izlerim
Yalın ayak geçtim tüm şehirleri ve denizleri...."
"Ankara hiç bu kadar güzel olmamıştı.
Mevsim bahardı; keçiler yayılıyordu otlaklarda...
Ada vapurlarının biri ayrılırken Kuğulu Park İskelesi'nden bir diğeri yanaşıyordu Tunalı Caddesi Boğazı'ndan geçerek...
Güvercinler martılar kuğular çimenlerin üzerine yayılmış âşıklar...
Bedava hayaller peşinde değildim.
Her şeyi ama her şeyi yeniden görebilmeyi seninle başarmıştım.
İlk kez aşkın derinliklerine bu kadar inebiliyordum.
Keşfetmem gereken daha birçok şeyi yeni keşfetmeye başlamıştım."
Fahri Coşkun ilk romanı "Cesaret Duvarları"nın ardından "Aşk Doğarken Ölür"le de bir yandan hayal gücünün sınırlarını zorlamaya devam ederken bir yandan da aşkı anlamaya ve anlamlandırmaya çalışan bir kahramanın serencamını gözler önüne seriyor.