Alev seksi seviyordu hem de çok... Ama kendi seçtiği erkekle kendi istediği yerde kendi güdümünde şekillenen seksti onun bayıldığı... Doyuma ulaşmak ne müthiş bir duyguydu. Tarifi ne zor... Yaprakları ipekten dikenleri satenden kırmızı güllerin tarlasında her kımıldanışında teninin her hücresi kuş tüyünden minicik dokunuşlarla okşanırken ağır adımlarla çılgın kahkahalarla çırılçıplak koşmak... Kulaklarının içinde çalan minik davullarla zillerin senfonik orkestrası büyülü ritmiyle beynini ele geçirirken birbiri ardına patlayıp dağılan rengârenk yaldızlı ışık toplarını gözlerini kapayarak yakalamaya çalışmak... Alev buna bayılıyordu... Cumartesi gecelerinin avcısıydı o... Centilmen tatlı güçlü bembeyaz dişli mis kokan erkeği avlayıp onunla doyumu yaşamak kadar keyifli ne vardı şu hayatta?