Cumhuriyet'in orta ve kentli sınıflara nüfuz etmesiyle birlikte muhafazakârlık ve milliyetçiliğin değişim geçirdiğini görüyoruz. Benzer bir biçimde müslümanlar da modernlik ve laiklik ile karma desenler oluşturuyorlar. Her iki tarafın da melezleşmeye aralarındaki farklılıkların azalmaya başladığı süreçte yeni saflık arayışlarının yeni sınır muhafızlarının ve yasak tanımlarının oluştuğuna da tanık oluyoruz. Melezlenmeye karşı tepki verenlerin "küçük farklılıklardan" beslendiği unutulmamalıdır: Düşmanlıklar uzaktaki yabancıya değil yanı başındakine giderek kendisine komşu olan hatta aynı alanı paylaşmakta olan aynı dili konuşan (ama küçük bir farklılık da taşıyan) gruplara yöneltilir. "Öteki" yabancı olan değil fazla yakına gelerek saflığı bozma tehdidini yöneltendir. Nitekim melezlenme kavramının bu kadar negatif yüklü olması da köklerin belirsizleşmesi soyun bozulması gibi kaygılara yol açan bir saflık kaybını dile getirmesindendir.