Bu kitabı okuyanlar - okuyan olursa tabii - benim ara sıra hüzün banliyölerinde dolaşan mâlûmat-fürûş bir mutlu kötümser yâhut nevrotik bir iyimser bedbaht olduğum izlenimine kapılabilirler. Onlara bir diyeceğim yok. Elbette ki herkes istediğini düşünmekte serbesttir. Fakat benim geleceğin çağdaşı olmak gibi bir ham hayâl peşinde seğirttiğimi sananlara gerçek ve yegâne niyetimi muhtemelen şöyle ifâde edebilirim:
"Tırnak açarcasına bir rakı ısmarlamak
Ve yeniden ayarlamak öncelikleri..."
Bir yazar için hayatta "kaabil-i tasavvur" en büyük iki felâket vardır:
Bir- Yayıncısının kendisiyle "arkadaş" olmaması....
İki- Yayıncısının kendisiyle "arkadaş" olması...
Bunun dışındaki bütün durumlarda yazar paçayı sıyırmış addolunabilir...
Bakalım başımıza daha ne taşlar yağacak...
(Önsöz'den)